Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Dernekleri (SYDV) Hakkında
SYDV
Sanayi Devrimi ile birlikte gelişen küreselleşme, pek çok ileri
teknolojik gelişimin, fırsatın ve yeniliğin habercisi olurken diğer yandan
işsizlik ve yoksulluk gibi toplumun bütününü ilgilendiren ve toplumun her
kesimine etki eden sorunları da beraberinde getirmiştir. Küreselleşme
toplumdaki gelir adaletsizlik seviyesini arttıran etkileri sebebiyle sosyal
devlet anlayışının sekteğe uğramasını ve işsizlik oranlarının artmasını
tetiklemiş; serbest piyasa ekonomisi şartlarına tabi olarak özel sektörde
çalışan kesim yoksullaşmış, çalışan yoksullar durumuna düşmüştür. Yoksulluk
yalnızca barınma, gıda, giyinme, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçların
karşılanamaması durumu değil aynı zamanda yoksullaşan kesimin pek çok hizmetten
yoksun kalması ve sosyalleşme ihtiyaçlarını gidebilecek sinema, kitap gibi
imkânlara ulaşmakta da zorluklar yaşamalarıdır. Ayrıca sosyal devlet anlayışının gereklerinden olan
refah düzeyinin sağlanamaması, insan haklarının ihlali, giderilememesinden
kaynaklanan bir yoksunluk durumları da ortaya çıkmaktadır.
Yoksulluğa
kesin çözüm getirmek son derece zor ve komplike bir konudur. Öncelikle
yoksulluğun nedenlerine inilmeli ve nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Temel
neden olarak sayabileceğimiz işsizlik ve gelir adaletsizliği gibi konuların
çözülmesi ise sosyal devlet anlayışı ile bağlantılıdır. Sosyal
devlet, toplumda sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla, devletin
sosyal ve ekonomik hayata aktif bir şekilde müdahalesini gerekli ve meşru gören
bir devlet anlayışıdır (Özbudun,2010: 135). Bu anlayışa göre sosyal devlet sosyal
güvenliğin sağlanması, işsizliğin önlenmesi, emeğiyle yaşayanların korunması ve
yaşam düzeylerinin yükseltilmesi yoluyla sosyal eşitsizlikleri giderme
işlevlerini yüklenmiş
olan devlettir. Bu
işlevleri dolayısıyla sosyal devletler yoksulluk ve işsizliğe yönelik pek çok
savunma mekanizmaları geliştirmiş. Anayasasında “Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal
devlettir” ibaresi geçen devletimizde bu konuda pek çok mekanizma geliştirmiş
ve kurumlar oluşturmuştur. Bunlara örnek olarak işsiz kimselerin iş bulmalarını
kolaylaştıracak onlara iş bulma konusunda yol gösterici olacak “İŞKUR”,
ekonomik yoksunluktan eğitime, barınmadan gıda ve kömür yardımlarına kadar pek
çok konuda halkı destekleyen “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları” örnek
olarak söylenebilir.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları, 3294 sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan kuruluşlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığa
bağlı olmamakla birlikte denetimleri Vakıflar Genel Müdürlüğü, İçişleri
Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Bu
vakıfların gelirleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan sağlanan
miktardan ve vakıflara bağlı iştirak ve işletmeden elde edilen gelirlerden
sağlanmaktadır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Mütevelli
seçilmiş ve atanmış kişilerle oluşturulan Heyeti tarafından
yönetilmektedir. Vakıflarda görev alacak
personel vakfın kendisi tarafından işe alınmaktadır. Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarında sunulan hizmetler gıda yardımları, barınma yardımları,
yakacak yarımları, doğum yardımı, öksüz ve yetim yardımı şeklindedir.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları biz Sosyal Hizmet Uzmanlarının istihdam imkânları bulduğu önemli
kurumlardandır. Ancak bu kurumların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına bağlı olmadığı gibi hiçbir bakanlığa da bağlı olması ve
görevlendirildiği personelin vakfın kendisi tarafından işe alınması
düşündürücüdür. 657 sayılı memurlar kanununa bağlı olmadan sözleşmeli olarak
çalışmak zorunda kalan Sosyal Hizmet Uzmanlarının çalışmaya hayatına devamı ve
çalışma hakları konusunda bir garantiye ihtiyaçları vardır. Bu da Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına bağlanmasıyla mümkün olabilir. Gelecekte okullarından mezun olarak
çalışmaya hayatına atılacak Sosyal Hizmet Uzmanlarının iş bulmalarına faydalı
olması için aktif olarak vatandaşlara hizmet sunmakta olan bu vakıfların
sayıları arttırılmalıdır.
Sosyal Hizmet Mesleki disiplinin getirmiş
olduğu modellere bağlı olarak çalışmamız gereken bu vakıflarda daha çok başvuru
yapan müracaatçıların ihtiyaçlarını gidermede nakdi yardımlardan
faydalanılmaktadır. Bu nakdi yardımlar yerine göre fayda sağlamaktadır ancak
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı gibi bir kurumun yalnızca nakdi yardım
vermesi düşündürücüdür. Çünkü Sosyal
Hizmet Mesleği müracaatçı ile müracaatçı için çalışmayı, müracaatçının kapsamlı
olarak bütün sorunlarını gidermeyi ve müdahale sonrası takip ve izlemeyi
gerektirir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıflarında bu bahsettiğimiz çalışma biçimlerinin uygulanamıyor oluşu mesleği
herkesin yapabileceği basit bir işe dönüştürmektedir. Alanları olmaması rağmen
bu kurumlarda psikolog, öğretmen gibi meslek disiplinlerinden sosyal çalışmacı
görevinde çalışanların bulunması bunu destekler niteliktedir. Sosyal Hizmet
Disiplininin gerektirdi şekilde müracaatçılarla çalışılabilirse; hem kurumun
işlerliği ve yaptığı müdahalelerin etkinliği artabilir hem de meslek
saygınlığını koruyabilir. Ayrıca müracaatçı ile kapsamlı olarak çalışılacağı
için yardım talebinde bulunan müracaatçıların ihtiyaçları genel olarak
giderilecek, müracaatçılar güçlendirilecektir. Bu nedenle Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı gibi kuruluşlara olan bağımlılıkları azalacak kendi ayakları üzerinde
durabilen bireyler haline gelecektir. Sosyal devlet anlayışının beraberinde
getirdiği toplumun refah düzeyini yükseltme gerekliliği bir nebzede olsa
gerçekleştirilebilir.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıflarında görev yapmakta olan Sosyal Hizmet Uzmanlarının mesleklerini tam
olarak yapamamaları ve mesleğin nakdi yardımlardan ibaretmiş gibi yapmaları
mesleki doyum sağlamakta eksik kalmalarına ve tükenmişlik sendromu ile karşı
karşıya kalmalarına sebep olabilir. Bu da uzmanın işini yine gerektiği şekilde
yapmamasını ve müracaatçılara sağlanan hizmetlerin aksamasına neden
olabilmektedir. Bu konuda uzmanların desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca
tükenmişlik sendromu Sosyal Hizmet Uzmanlarının sıklıkla yaşadığı bir sorun
olmasından dolayı yalnızca Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarında değil Sosyal Hizmet Uzmanlarının görev aldığı bütün
kuruluşlarda bu konuda desteklenmesi gerekmektedir. Bu şekilde kuruluşlara
müracaat eden müracaatçıların daha doğru hizmet alması ve sosyal politikaların
amacına daha fazla ulaşması sağlanılabilir.
Sosyal Hizmet
Mesleki Disiplini, toplumla içi içe çalıştığı için toplumun eksik yönlerini,
geliştirilmesi gereken sosyal politika alanlarını ve mevcut politikaların
eksiklerini en yakından gözlemleyen mesleki disiplindir. Özellikle Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları gibi doğrudan mevcut politikaları uygulayan,
toplumla bire bir çalışan kuruluşlarda görev alan Sosyal Hizmet Uzmanları
toplumun ve uygulanan sosyal politikaların eksiklerini görmede bir adım
öndedirler. Bu nedenle sosyal politikalar oluşturulurken görüşlerine başvurmak,
oluşturulacak politikaların daha yararlı olmasını ve amacına ulaşmasını
sağlayabilir. Bu şekilde sosyal politikalar oluştururken aktif görev alan
Sosyal Hizmet Mesleğinin disiplin olarak saygınlığının artması ve uzmanların
mesleki doyuma ulaşması sağlanabilir.
Kaynakça
11.28. 2018 tarihinde Sosyal Yardımlar Genel
Müdürlüğü Web Sayfası: https://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/aile-yardimlari
adresinden alındı.
11.28.2018 tarihinde
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Web Sayfası:
https://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/sosyal-yardimlasma-ve-dayanismayi-tesvik-fonu
adresinden alındı.
11. 28. 2018
tarihinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Web Sayfası:
https://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/sosyal-yardimlasma-ve-dayanisma-vakiflari
adresinden alındı.
TÜRKOĞLU, İ. (2013).
Sosyal Devlet Bağlamında Türkiye’de Sosyal Yardım ve Sosyal Güvenlik. Akademik
İncelemeler Dergisi .
Hocam cok teşekkür ederim buraya yazdığınız bilgiler cok isime yaradi
YanıtlaSil